Dünya Sağlık Örgütünün araştırmalarına göre bebeğin anne sütünü alma yaşı 2 olarak belirlemiştir. 2 yaşına kadar anne sütünün bebeğin bağışıklık sistemine oldukça faydası vardır. Bebeğin anne sütünden kesilmesi annenin kendini iyi hissettiği ve bebekle ortak verebileceği bir karardır.
Anne Sütünün Büyümeye Etkisi: Anne sütünün besleyici ve enfeksiyonlardan koruyucu özellikleri vardır. Ayrıca başta mide bağırsak ve solunum sistemi olmak üzere anne sütü ani bebek ölümü riskini azaltır, görsel ve psikomotor gelişimi iyileştirir. Çok sayıda organ sistemin büyüme ve gelişmesini düzenler. Büyüme faktörlerinin konsantrasyonu kolosturum da yani ilk gelen sütte yüksektir. İlk bir hafta içinde büyüme faktörlerinin anne sütündeki düzeylerinde düşme olur ve bir haftanın sonunda sabit değere ulaşır. Anne ve bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirerek bebekte güven duygusu gelişimini sağlar. Psikolojik olarak da sağlıklı bireyler gelişimine yardımcı olur. Ayrıca anne sütü ile emzirilen bebeklerin daha zeki olduğu çalışmalarda gösterilmiştir.
Bazı anne adayları, görme bozukluğundan söz ederler. Gebelik sırasında göz içi sıvı dengesi değişimi sonucu hafif lens şişmesi olabilir. Bu durum doğum sonrası kaybolur. Ancak ani başlangıçlı görme bozukluğu, özellikle gebeliğin son aylarında gözlerde sinek uçuşmaları diye tanımlanan durumlarda en kısa zamanda doktorunuzu arayınız. Çünkü preeklampsi denen (gebelik zehirlenmesi) durumunun ağırlaşmasına bağlı olarak da gelişebilir.
Yumurta olgunlaştırıcı iğneden yaklaşık 36 saat sonra aşılama planlanır. Erkek 3-4 günlük cinsel perhiz süresi sonrasında aşılama günü semen örneği vermelidir. Erkek semen örneği laboratuvarda hazırlandıktan sonra bir katater yardımı ile kadın doğum doktoru tarafından kadının rahim içine nakledilir.
Yumurta toplama işlemi sedasyon altında, ameliyathane şartlarında vajinal ultrasonografi eşiliğinde yapılır. Tedavi ile geliştirilen her follikül içeriği iğne yardımıyla özel tüplere çekilir (aspire edilir). Anında ameliyathanenin embriyoloji laboratuvarında mikroskop altında olgun yumurtalar tespit edilir. Aynı zamanda hastanın eşinden alınan semen örneğinden ya da biyopsi yöntemiyle testisten elde edilen spermler ile hastanın infertilite nedenine göre mikroenjeksiyon ( ICSI ) ya da klasik IVF işlemi uygulanır.
Ertesi gün döllenme (fertilizasyon) kontrolü yapılır. Daha sonra günlük olarak embriyo bölünmesi kontrol edilerek işlemden sonraki 2, 3 ya da 5. gün embriyo kalitesi ve sayısına göre embriyo transferi planlanır. Arta kalan iyi kalitede embriyolar eşlerin onamı alınarak dondurulabilinir.
Embriyo transferi günü hasta mesanesi dolu olarak muayene masasına alınır ve ultrasonografi eşliğinde embriyo transferi katateri ile embriyo transfer işlemi gerçekleştirilir. Transfer işlemi sonrası gebeliğin sağlanabilmesi için anne adayına bazı yardımcı tedaviler uygulanır. Gebelik kontrolü embriyo transferinden 12-14 gün sonra kan testi ile yapılır.
Tedavi görmeyen astımlı gebelerin yaklaşık üçte birinde şikayetler hafifler, üçte birinde değişiklik olmaz, üçte birinde ise belirtiler şiddetlenir. Ayrıca aynı kişinin farklı gebeliklerinde astım farklı seyir gösterebilir. Astım tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu gebelikte güvenle kullanılabilir. Bu ilaçlara bağlı olası yan etkiler kontrol altında olmayan astımın neden olacağı zararların yanında rahatlıkla göz ardı edilebilir.
Gebelikte astım ilaçları astım kontrolü için göğüs hastalıkları ve kadın doğum uzmanın kontrolü ve önerisiyle korkmadan kullanılmalıdır. Gebeliğin son haftalarında astımda şiddetlenme pek görülmez. Kontrol altındaki astımlı gebelerde normal gebelerden farklı bir yaklaşım gerekmez. Doğum sırasında daha önce kullanılan ilaçlara devam edilir. Stres, astımı tetikliyorsa rahatlatıcı ilaçlar uygulanabilir.
Sezaryen yapılacaksa bölgesel anestezi tercih edilmelidir. Doğumdan sonraki 2 hafta ile 3 ay arasında gebelik öncesi duruma döner.
Süt ateşi denildiğinde göğüste süt birikmesi ve bu birikime bağlı olarak anne göğsünde şişmenin yol açtığı ateş uyarısıdır. Eğer anne bunu zamanında fark etmezse buradaki ateş enfeksiyon ateşine yani göğsün iltihaplanmasına bağlı olarak ateşe dönüşecektir. Süt ateşini önlemek için bebek sık sık emzirilmelidir. Meme bebek ya da pompa ile tam boşaltılmalıdır. Süt ateşi varsa annenin kullanabileceği ilaç parasetomol grubu ilaçlardır. Bu ilaçlar anneyi rahatlatacaktır. Eğer ateş devam ediyor, memede şişlik, kızarıklık artıyorsa, ısı artışı fark ediliyorsa mutlaka doktora başvurmak gereklidir.
Vücutta plazma (sıvı) miktarının artışı ve özellikle gebeliğin son aylarında kilo artışları sonucunda ayak sırtı, ayak bileği, eller ve parmaklarda bir miktar ‘ödem’ adı verilen şişlikler gözlenebilir. Gebelik boyunca aldığınız kilonun dörtte biri sıvıdır. Çok fazla süre ayakta kalmakla bu şişlikler daha da belirginleşebilir. Mümkün olduğu kadar el ve ayaklarınızı dinlendirin. Ödemin daha çabuk çözülmesi için ayakları yukarı kaldırarak (altına destek koyarak) yatmak faydalı olacaktır. Rahat, sıkı olmayan ayakkabılar seçilmelidir. Ayak numaranız artabilir.
Eğer ödem ayak sırtından daha farklı bölgelerde belirginleşiyorsa, bacak şişmesi halini aldıysa bu durum Preeklampsi denen bir hastalığın belirtisi olabilir. Bu durumun varlığı yapılan fizik muayenelerde erken dönemde saptanabilmektedir. Tansiyon yükselmesi ve idrar tahlilinde protein varlığı araştırılır.
Gebeliğin erken döneminde görülen baş ağrıları pek çok kadını rahatsız etmektedir. Kesin nedeni belli değildir, fakat gebeliğin erken döneminde görülen diğer rahatsızlıklar gibi, hormon düzeyinde ve kan dolaşımındaki değişiklikler ile psikolojik nedenler suçlanmaktadır. Baş ağrısında diğer olası nedenler ise aşırı stres ve yorgunluktur.
Gebeliğin 6. ayından sonra gelişen baş ağrıları ise ilk aylardakiler gibi masum olmayabilir. Bu dönemlerdeki baş ağrılarında öncelikle tansiyonun ölçülerek kontrol edilmesi önerilir. Çünkü “Gebeliğe bağlı hipertansiyon” ve “Preeklampsi (gebelik zehirlenmesi)” bu dönemlerde anne ve bebek sağlığını tehdit eden baş ağrısı nedenleridir.
Ağrı kesici kullanmadan önce muhakkak doktorunuza danışın.
Sigara içince zararlı maddeler süt yoluyla bebeğe geçmektedir. Bu nedenle gebelik ve emzirme süreçlerinde sigaradan uzak durulmalıdır.
Bebekler sadece acıktıkları ya da annelerinin sütü yetmediği için ağlamazlar. Bebeklerin ağlamalarına neden olabilecek çeşitli durumlar vardır.
Bebeğin ağlama nedenleri:
Özellikle büyümenin hızlanmasına bağlı olarak bebeğin artan ihtiyaçları karşılanamazsa bebekler ağlarlar. İkinci hafta, 5.hafta ve 3 aylıkken bu sıkça gözlenebilir. Bu durumda da daha sık emzirme en iyi çözümdür.
Bazı bebekler diğerlerinden çok ağlarlar, daha fazla kucağa alınmak ve taşınmak isterler.
Bir de “Kolik” olarak bilinen ağlamalar vardır. Ağlamanın belli bir şekli yoktur. Günün belli saatlerinde, özellikle akşamları ağlar. Karnı ağrıyormuş gibi ayaklarını karnına çeker. Emmek istiyormuş gibi görünebilir ama bebeği rahatlatmak zordur. Aşırı bağırsak hareketleri ve gazlanma olabilir. Bu tür ağlamalar bebek doğduktan sonra üçüncü haftada başlar ve 3.aydan sonra azalır.
Bebeklerin ilk 6 ay sadece ve sadece, su ya da başka içecekler ya da başka besinler olmaksızın kendi annelerinin sütüne ihtiyaçları vardır. Ek besinlere 6. aydan sonra başlanmalıdır.
Bebeğinizi göbek kordonu düştükten sonra yıkayınız. Bu vatka kadar temizleme ihtiyacı duyuyorsanız bebeği ilık su ile islatılmış yumuşak bir bezle silebilirsiniz. Ama illa yıkayacaksanız mutlaka ilk 24 saati tamamlamasını bekleyin.
Bebeği bütünüyle soyunuz. Üşümemesi için bir örtüyle sarıp sarmalayınız. Henüz kendinize yeterince güvenemiyorsanız, küvete sokmadan önce başını ve yüzünü yıkayınız. Örtüyü üzerinden alınız; ama elinizin altında olacak bir yere bırakınız. Eskiden beri uygulandığı gibi dirseğinizle suyun sıcaklığını kontrol ettikten sonra bebeği usulca küvete sokunuz. Bebeği koltuk altından sıkıca tutunuz ve başını kolunuza dayayınız. Böylece öteki eliniz, yıkamak için serbest kalacaktır 6. Bu arada bebeğinizin suyla oynamasına izin veriniz. Böylece suyu sevmesini sağlarsınız. Banyonun yararı yalnız bebeğin bedeninin sürekli temiz tutulması değildir. Banyo iştah da dahil olmak üzere, bedenin hemen bütün işlevlerini canlandırır, artırır ve harekete geçirir. Banyonun rahatlatıcı (dinlendirici, gevşetici) bir fizyolojik etkisi de vardır.
Bebeklerin ilk 6 ay su bile verilmeden sadece anne sütüyle beslenmeleri ve 6. aydan sonra da uygun ek beslenme ile beraber emzirmenin 2 yaşına kadar sürdürülmesidir.
Rahat ve emniyetli bir oda olması en önemli unsurdur.
Bebeğinizin Karyolası:
Bebeğinizin Yatağı:
Yatak Oyuncakları:
Emzirme dengesi kurulup bebek kilo almaya başlayana kadar (tercihen ilk 1 ay) bebeğe biberon, emzik vermemek gerekir. Böylece tüm emme faaliyetini memede gerçekleştirecek, süt yapımını uyarmış olacaktır. Biberon emerken bebekler daha az yoruldukları için ve biberonu emmek daha kolay olduğu için biberonu tercih edeceklerdir.
Bir kez düşük yaşayan kadınlarda düşüğün tekrarlama olasılığı yüksek değildir, bir kez düşük geçiren anne adaylarının %85’i sonraki gebeliklerinde çocuk sahibi olmuştur.
Çalışan anne adayları için hazır atıştırmalıklar yerine, meyve, yoğurt, ayran veya sütten oluşan pratik ara öğünler alınması çok önemlidir ve atlanmamalıdır.
İlk aylarda karşılaşılan gaz ve kabızlık sorunları son derece doğaldır. Özellikle yeni doğan bebeklerde bağırsakların tam gelişmemiş olması nedeniyle gaz sancısına sıkça rastlanır. Gaz sancısı çeken bebeklerde bitki karışımları rahatlatıcı ve gaz sancılarını giderici etki gösterir.
Rezene ve papatya bitkilerinin bebeklerin gazını rahat çıkarmasına yardımcı olduğu ve rahatlatıcı etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bu bitki özlerinden özel olarak bebekler için hazırlanmış çaylar, doğumdan itibaren beslenme aralarında ve sonralarında bebeğe istenilen sıklık ve miktarlarda verilebilir ve hiçbir yan etkisi yoktur. Tamamen doğal olan bu çaylar bebeğinizin gaz giderici kimyasal sentetik maddelerle karşılaşmasını önler.
Anne sütü ile beslenen bebekler için annenin beslenmesine dikkat etmesi, gaz yapacak besinlerden kaçınması (lahana, karnıbahar, bakliyat, portakal, mandalina, limon, çiğ soğan, sarımsak, fındık) kısmen çözüm olabilir. Her beslenmeden sonra bebeğin gazı mutlaka çıkarılmalıdır.
Bugünkü bilgilerimizle gebelikte gerekli durumlarda uygulanan ultrasonografinin fetüs ve doğacak birey için “zararlı” olabileceği yönünde yeterli bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır.
Gebelikte dengesiz ve yetersiz beslenmeden dolayı erken doğum, ölü doğum ve özürlü bebek gibi kötü sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenen annelerin bebeklerinde kilo problemleri görülebilmekte ve bebek düşük kilolu olarak doğabilmektedir. Ayrıca bebekte ilerleyen dönelmede gelişim sorunları daha sık görülebilmektedir. Yine dengesiz ve yetersiz beslenmeden dolayı anne adayının bağışıklık sistemi zayıflayabilir ve bu da hastalıklara karşı direncini zayıflatarak daha çabuk hastalanmasına yol açar. Hastalandığı zaman vücut dirençsiz olduğu için çabuk toparlanamaz. Ayrıca annede kansızlık sorunu da ortaya çıkabilir. Bu kansızlık genelde demir eksikliğinden kaynaklanabilmektedir. Bu annenin kendini daha güçsüz hissetmesine, çabuk yorulmasına, halsizlik ve bitkinlik sorunlarına yol açar.
Sürekli oturarak çalışan anne adaylarının 2 saatte bir kalkıp 1 dakika ofis içinde dolaşmaları, dolaşım sistemlerini rahatlatmaları açısından önemlidir. Aksi durumlarda bacak krampları, varis oluşumu gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir.
Düşük olmadan, kendi arzunuzla kürtaj olduysanız bu gebelikte düşük olasılığı kürtaj olmamış birinden fazla değildir. Fakat kürtajın kaç haftalıkken yapıldığı, kürtajın nasıl yapıldığı, (Komplikasyonsuz kurallara uygun olarak mı?) kürtaj sonrası bir problemin çıkıp çıkmadığının (karında şiddetli ağrı veya kanamanın çok uzun sürmesi ve yüksek ateş gibi) bilinmesi lazım. Eğer bir problem olmamışsa düşük riskinde bir artış olmaz.
Emzirme sırasında diyet yapmanıza gerek yoktur. Emzirme sırasında zaten normal olarak kilo vereceksiniz. İlk 4 ayda her ay yaklaşık 500 gram ile 1 kg arası kilo vereceksiniz, ancak tartı kaybı açısından emziren anneler arasında büyük farklar görülür. Ayda 2 kilodan daha fazla tartı kaybetmek asla doğru değildir. Emzirme sırasında normal kalori ihtiyacınıza ek olarak 300-500 kalori daha fazla beslenmeniz yeterlidir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere ek olarak, 1 su bardağı süt, bir yumurta veya 1 köfte kadar et, 1 ince dilim ekmek ve bir adet meyve eklemeniz yeterlidir.
Saç boyalarının toksik kimyasal maddeler içerdikleri bilinmektedir. Saç boyamayı erteleyebiliyorsanız emzirme dönemi sonuna kadar erteleyin. Ancak saçınızı boyamayı düşünüyorsanız boyama işlemi boyunca eldiven kullanın, ürün üzerindeki önerilere uyun, önerilen süreden daha fazla tutmayın ve çok iyi durulayın. Sertifikalı yada ilgili bakanlıkların üretim onayı verdiği ürünleri kullanın.
Anne sütünü azaltan faktörler vardır; Sigara içilmesi, ani olumsuz olaylar, üzüntüler, hastalık halleri, yanlış bilgiler, süt azaltıcı faktörlerdir.
Bebeğiniz her istediğinde emzirin. İlk aylarda bebek dört saatten uzun uyursa uyandırıp emzirebilirsiniz. Bebeğin emme araları düzensiz olabilir. Süt bollaştıktan sonra bebekler genellikle 2-3 saat arayla, günde 8-10 kez emerler.
Evet. Bebeği doğru emzirmek önemlidir. Bebek memeyi iyi kavrarsa süt üretimi artacaktır. Emzirmek için göğsünüzün dolmasını beklemeye gerek yoktur, iki saatte bir emzirin. Sık emzirdiğinizde hem sütünüzün miktarı artacaktır hem de sütünüz daha besleyici olacaktır. Emme süresini kısıtlamayın. Her iki memeyi de emzirin; bir göğsünüzü tamamen bitirene kadar emzirip sonra diğerine geçin. Bebeğinizle birlikte olamadığınız zamanlarda da sütünüzü pompayla sağmaya özen gösterin. Ayrıca uzanarak emzirdiğinizde hem bebek hem de siz rahatlarsınız. Böylece bebek daha iyi emer ve süt üretimi daha fazla olur. Ayrıca her fırsatta bebeğinizle ten temasında olmak ve emzirirken ten temasında bulunmak çok yararlı olur.
Emzirme meme başında ağrıya neden olur düşüncesi yanlıştır. Doğru emzirme acı vermez fakat emzirme başladıktan sonraki ilk haftalar, şişlik ve engorjmanın yanı sıra, meme başları hassaslaşıp yaraya dönüşebilir. Meme başı hassasiyeti ve acısı, annelerin emzirmeden vazgeçmelerinin en temel nedenleri olarak ifade edilir. Bebeğin memeye doğru yerleştirilmiş ve annenin doğru pozisyon almış olması, hassas meme başları ve yetersiz süt gelişini önleyeceğinden çok önemlidir. Meme başlarınız hassas ya da çatlamış ise meme başı derisini nemlendirmek ve rahatlatmak için doktorunuzdan tavsiye almanız uygundur.
Ülkemiz yasalarına göre 35 yaşa kadar birinci ve ikinci tüp bebek uygulamasında tek embriyo, üçüncü ve sonraki uygulamalarda iki embriyo transferine müsaade edilir. Ayrıca 35 yaş ve üzerinde tüm uygulamalarda da en fazla iki embriyo transferine izin verilir.
Mobilyalardan düşme: Yaralanmaların yaklaşık yüzde 59’u sandalyeden düşmekten kaynaklanıyor. Araştırma sonuçlarına göre, bebekler sandalyeye tırmanmaya çalışıyor ya da koltuklarda ayakta durmaya çalıştığında düşmeler meydana geliyor.
Ağızda bir şey varken düşme: Ağzında biberon, emzik ya da bardak gibi şeylerle düşme sonucunda ağızda yırtılmalar, kesilmeler meydana gelebiliyor. Bu nedenle çocuğunuz yürürken ağzında bir şey olmamasına dikkat edin.
Pil yutma: Bazı zararlı nesnelerin her zaman çocuklardan uzak tutulması gerekiyor. Bunlar arasında düğme piller de bulunuyor. Bebeğinizin güvende olması için bebek ve çocukların oyuncaklarındaki pil kapaklarının sıkıca kapalı olduğundan emin olun. Pilleri çocukların ulaşabileceği yerlerde bulundurmayın. Pilin yutulması çok tehlikelidir.
Elektrik kablolarına dolanma: Çocukların ve bebeklerin evinizdeki elektronik eşyaların elektrik kablolarına dolanmasını önlemek için kabloları kanalların içine saklayın.
Kenarı açılır beşik: Beşiğinizin yanlardaki korkulukları aşağıya inip açılıyorsa, bebeğinizin uyandığını duyduktan sonra beşiğinde uzun süre kalmasına izin vermeyin. Çünkü çocuğunuz inmeye çalışırsa beşiğin kenarı açılıp çocuğunuzun düşme riski yüksektir.
Bebekleri yüzüstü yatırmak: Son zamanlarda yapılan güvenlik araştırmalarına göre, annelerin en az yüzde 28’i bebeklerini yüzüstü yatırdıklarını söylüyor. Ancak bebeğin bu şekilde uyuması güvenli değil.
Beşikte battaniye ve benzer yumuşak nesneler bırakmak: Aynı araştırmada, annelerin yaklaşık yüzde 73’ü bebeklerinin beşiğinde battaniye, yumuşak oyuncaklar bıraktıklarını söylüyorlar. Ancak bunlar bebeğin boğulmasına yol açabilir.
Bebeği küvette yalnız bırakmak: Tehlike banyoda da gizlenebilir. Bebekler çok az suda bile boğulabilir. Bu nedenle banyoda içi su dolu bir kova ya da küvet onlar için oldukça tehlikelidir. Bebeğinizi asla banyoda tek başına bırakmayın.
Temizlik kovası: Evdeki diğer boğulma risklerinden biri de temizlik yaparken kullandığınız yer silme kovasıdır. Bebekler bu kovanın içindeki çok az miktardaki suya düşüp boğulabilir. Temizlik yaparken çocuklarınıza daha fazla dikkat etmelisiniz.
Kronik HT’unuz yoksa veya HT’a neden olacak bir hastalığınız yoksa evde TA ölçmeniz gerekli değildir. Rutin gebelik kontrollerindeki TA ölçümleri yeterli olacaktır. Ancak böbrek, kalp, guatr gibi hastalıklarınız ve gebelikte ortaya çıkan varsa evde TA ölçümleri faydalı olabilir.
Sistolik tansiyon 140, diastolik tansiyon 90 üzerinde olursa doktorunuza bilgi vermeniz gereklidir. Ölçümde dikkat etmeniz gereken nokta en az 10-15 dk. lık dinlenme sonrası ölçümü yapmanızdır. En ideal ölçüm sağ koldan ve anne adayının kol kalınlığına uygun manşet kullanılarak yapılır. Ölçüm oturur durumda ya da yatar durumda yapılır. İlk ölçüm yatar durumda yapılmışsa sonraki ölçümlerde yatar durumda, oturur durumda yapılmışsa sonraki ölçümler de oturur durumda yapılmalıdır.
Tansiyon ölçümü esnasında elektronik ölçüm yapan aletler gebelikte yanlış sonuç verebildiklerinden kullanılmazlar. Evde tansiyon takibi önerilen anne adaylarının ölçümlerini deneyimli kişilere yaptırmaları gereklidir.
Emziren bir kadın gebe kaldığında emzirmeye devam ederse düşük ya da erken doğuma neden olabileceği, anne karnında gelişmekte olan bebeğin gelişiminin olumsuz etkilenebileceği, sütün kalitesinin bozulması nedeni ile emen bebeğin de beslenmesinin yetersiz olacağı şeklinde görüş mevcuttur. Bu nedenle emzirmeye son verilmesi gerektiği söylenir. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar bu inanışın doğru olmadığını göstermektedir.
Emzirmenin rahimde hafif kasılmaya neden olmak dışında düşüğü ya da erken doğumu tetiklediğine dair herhangi bir bilimsel veri mevcut değildir. Gebelik sırasında emzirmenin anne karnındaki bebeğin gelişimini olumsuz etkileyeceği hatta “zehirleyeceği” yönünde bir inanış olmakla birlikte bu doğru değildir. Sütün kalitesinde ve bağışıklık sistemini etkileyen içeriğinde bir miktar azalma saptanmış olsa da bu azalma emen bebeğin gereksinimlerini karşılamak için oldukça yeterli bulunmaktadır.
Gebelik sırasında emzirmenin en önemli olumsuzluğu anneye getireceği ek yorgunluk ve halsizliktir. Annenin çok daha fazla dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bununla birlikte hem kendi, hem emzirdiği bebek hem de karnında gelişimine devam eden bebeğin beslenme gereksinimlerini karşılamak durumundadır. Bu nedenle beslenmesine çok dikkat etmeli mümkünse bir beslenme uzmanının kontrolü altında gebeliğine devam etmelidir. Günlük kalori gereksinimlerinin altına düşmemeli, öte yandan kontrolsüz bir şekilde de kilo almamaya özen göstermelidir.
Gebeliğin ikinci üç aylık dönemine girildiğinde süt miktarında azalma olması normaldir. Böyle bir durumda eğer ilk bebek hala daha ek gıdalara geçmemiş ise süt yetersiz geleceğinden bebeğin beslenmesinin bir çocuk hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve ek gıdalara başlaması uygun olacaktır.
Gebelik, fiziksel ve psikolojik değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Gebelerin kendisi ve bebeği ile ilgili endişeleri, doğum ve lohusalık döneminin kaygılı ve sıkıntılı geçmesine neden olmaktadır. Doğum, kadının hayatında yaşadığı en önemli deneyimlerden birisidir. Gebenin doğuma aktif bir şekilde katılması, sağlıklı bir bebek sahibi olması, doğum sürecini rahat geçirmesi için doğum öncesi eğitimler çok önemlidir. Gebelik döneminde yapılan eğitimler, anne adayını doğuma hazırlamakta, aileyi fiziksel ve psikolojik doğum sürecine dahil etmektedir.
Gebelikteki bulantı ve kusmalar 6. haftada başlayıp 3. ayın sonunda genellikle geçer. Eğer kusmalarınız gün boyu kesilmiyor, kilo kaybediyorsanız doktorunuza başvurun. Gebeliğin ilk döneminde hemen bebeğimi beslemeliyim sıkıntısına girmeyin. Üç öğün yerine, 6-7 öğüne çıkıp, az az ve sıkı sık yemek yenilmelidir. Mide kesinlikle çok fazla doldurulmamalıdır. Bulantı kusmayı tetikleyici faaliyetlerden sakınılmalı. Mümkünse anne adayları, yemek kokularının olduğu yerlerden uzak durmalıdır. Midenizi tutan içinizin aldığı yiyecekleri tercih edin, kendiniz zorlamayın.
Gebelik bulantısı en çok sabah kalktığınız zaman olur, Bu nedenle sabah kalkar kalkmaz, tuzlu çubuk kraker, leblebi ve zencefil şekeri tüketilebilir.
Gebelik diyabeti doğumdan sonra kaybolur. Gebelik sırasında şeker yüksekliği ne kadar erken ortaya çıkmış ve insülin ihtiyacı ne kadar fazla olmuşsa, diyabetin düzelme durumu o kadar azdır. Doğum sonrası annenin kan şekerine bakılarak normal olup olmadığı kontrol edilir. Doğum sonrası kan şekeri yüksek olanlara hemen OGTT testi yapılır. Bunun dışında doğumdan sonraki 6. haftada genellikle 75 gr OGTT yapılır. Gebelik diyabeti olanların %50’sinde 10 yıl içinde diyabet gelişme riski vardır. Gebelik diyabeti olan kadınlarda doğumdan sonra 1. yıl ve sonrasında 3 yılda bir OGTT yapılmalıdır.
Adet gecikmesi olan her kadın gebelik şüphesi ile mutlaka doktoruna başvurmalıdır.
İlk gebelik tanısı konduğunda yapılan kontrolden sonra 28.haftaya kadar ayda bir 28-36. hafta arasında da 2 hafta bir 36. haftadan sonrada hafta bir olmak üzere doktor kontrolüne gitmelidir.
Alt karın bölgenizde tek tarafta ya da her iki tarafta şiddetli ağrınız varsa, eğer bu ağrıya kanama, bulantı ve kusma da eşlik ediyorsa doktorunuzu bilgilendirmelisiniz.
aynı gün hekiminizi arayın.
Gebelikte demir ihtiyacı arttığından dolayı kolaylıkla kansızlık gelişebilir ve demir depoları yetersiz kalabilir. Kansızlık olmayan durumlarda da demir depolarının doğumdan iki yıl sonra normale döndüğü saptanmıştır. Kan seviyesi normal olsa bile gebelikte demir depoları yetersiz kalabileceğinden doktor tarafından uygun görüldüğü takdirde demir kullanılması gerekebilmektedir.
Yüksek doz kafein, bebeğin düşük doğum ağırlıklı doğmasına yol açabiliyor. Bu da ileride sağlık sorunlarını artırabilir. Ayrıca düşük riskini de artırıyor. Tamamen kesmek gerekmiyor, ancak günde 200 mg’dan fazla alınmamalı. 1 fincan türk kahvesi 57 mg 1 kutu kola 33 mg kafein içerir.
Gebelikte kahvaltılar kesinlikle atlanmamalı. Kahvaltılarda süt, peynir (çok yağlı olamaması tercih edilir), mevsimine uygun sebze (yazın domates, salatalık, biber, kışın maydanoz, marul, roka gibi yeşillikler), ve ekmekten oluşan bir öğün tercih edin. Bulantınız yoğun veya öyle olduğunu hissediyorsanız, ekmeğinizi kızartın ya da peksimet türünde bir besinle başlayın. Taze sıkılmış meyve suları tercih edin. Eğer kilo probleminiz ve diyabet sorununuz varsa meyva suyu ile alacağınız fazla kalorileri ve şeker miktarını da göz önünde bulundurun.
Bebek tüm ihtiyaçlarını anneden karşılamaktadır. Yetersiz kalsiyum alınması durumunda annenin kemik ve diş dokuları zayıflayacak, kemik erimesi ve diş kayıplarına sebep olacaktır.
Günlük 1000 miligram kalsiyum alınmalıdır. Bir bardak sütte 299 g miligram, bir kase yoğurtta 250 miligram kalsiyum bulunur. Kuru meyveler (incir, kayısı gibi), badem, dereotu gibi yeşil sebzeler de kalsiyumdan zengindir.
Artık iki kişisiniz demek iki kişilik beslenmeniz anlamına gelmez. Kaç kaloriye ihtiyaç duyduğunuz ilk kilonuza, yaşınıza ve ne kadar hareket ettiğinize bağlı olmakla birlikte ortalama olarak ilk üç ay için günlük total 2000 kalori, ikinci üç ay için 2200 kalori ve son üç ay içinde 2400 kalori ihtiyaç vardır.
Gebeliğin ilk aylarında kilo alımı çok gerekli değildir. İlk üç ay için 1,5- 2 kilo alımı yeterli sayılır. Buda günde fazladan alınması gereken 150-200 kalori demektir. Bir kase yoğurt bu ihtiyacı karşılar.
Üçüncü aydan itibaren ise düzenli olarak aylık 1500-1800 gr alınması gerekmektedir. Günlük 300 kalorilik bir artış ile bu sağlanabilir ki buda orta boy sandviç ve bir bardak süt demektir.
Yenilen miktardan çok ne yenildiğine önem verilmelidir.
Tüm gebelik boyunca bol su içilmesi önerilir. Bol meyve, sebze tüketilmelidir. Süt veya yoğurt her gün tüketilmelidir. Haftada 1-2 gün balık tüketilesi önerilir. Tavuk eti ve kırmızı et tüketilmesi faydalıdır. Kahve ve çay aşırı olmayacak şekilde tüketilebilir. Taze meyve suyu tüketilmesi faydalıdır. Gebelikte bitki çayları günde 1 fincandan fazla tüketilmemelidir. Kola, gazoz v.b gazlı ve katkılı içecekler içilmemesi önerilir. İyi yıkanmış, temiz hazırlanmış salata tüketilmesi faydalıdır. Aşırı ekmek , hamur işi ve tatlı tüketiminden kaçınılmalıdır.
Ramazan orucunu tutmamak için geçerli mazeretlerden biri de gebelik veya çocuk emzirmektir. Gebelik ve emzirme sürecinde oruç tutmanız önerilen bir durum değildir. Unutmayın ki bebeğiniz size muhtaç ve bağımlı başka bir canlıdır. Erken gebelikte uzayan açlık durumlarında vücutta oluşan maddeler (keton cisimcikleri ) bebeğin beyin gelişimi için zararlıdır. Diğer gebelik dönemlerinde ise açlık bebeğin büyüme ve gelişimini olumsuz etkiler.
Küflü peynirler (pastörize edilmemiş), az pişmiş yumurta, az pişmiş ya da çiğ et, deniz ürünleri, kılıç balığı gibi civa yönünden ağır olan balıklar, şarküteri ürünleri, sakatatlar, bitkisel ilaçlardan, kafein ve alkol tüketiminden uzak durulmalıdır.
Gebelikte vücudun tuz ihtiyacı normal bir insandan farklı değildir ve toplam 2 gr.’dır. Gebelikte bebeğin gün geçtikçe büyümesiyle beraber karnın büyümesi vücudun alt kısmına baskıyı artırdığı için ayak ve bacaklarda ödem yani şişlik oluşmasına neden olmaktadır. Hamilelikte tuz tüketiminin zararları da burada devreye girmektedir. Tuz, vücutta su tutulumunu artırarak ödeme neden olmaktadır. Kısacası gebeliğe bağlı olan ödeme, tuz kullanımına bağlı ödem de eklenince gebe için son derece rahatsız edici sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Dengeli beslenen kişiler günlük ihtiyaçlarının büyük kısmını besinlerden sağlayabilirler. Vitamin içeren ilaçların kullanımı hiçbir zaman sağlıklı bir diyetin yerini alamaz, diyeti destekleyicidir. Düşük sosyoekonomik düzey, yeme bozuklukları, yetersiz ve özel diyet uygulamaları (vejeteryanlar), sindirim sistemi hastalıklarına bağlı emilim bozuklukları (Chron hastalığı gibi), önceki gebeliğinde merkezi sinir sistemi anomalisi öyküsü olanlar, çoğul gebeliği olanlar vitamin ve mineral desteği almalıdır. Bazı vitamin ve minerallerin yetersiz alımının gebelikte anne ve bebek için kötü sonuçlara neden olduğu bilinmekle beraber vitamin takviyesinin bu problemleri azalttığına ilişkin yeterli kanıt yoktur. Fakat günlük 60 mg demir ve 400 mg folik asit alımı annede anemiyi önler, gebelik sonuçlarına etkisi tartışmalıdır.
Kadının yumurta taşıyıcı tüplerinin açık olması şartı ile yumurtlama sağlayıcı tedaviler ve aşılama tedavisi planlanır.
Bu uygulamalara yanıt alınamaz ise ya da direk tüp bebek tedavisi başlanması gereken bazı durumlarda daha ileri tedaviler ve tüp bebek uygulaması planlanır.
Gen hastalıklarına ya da kök hücre vericisi kardeş doğmasına yönelik tüp bebek tedavisi
Hasta çocuk sahibi olup, tedavisinin başka tıbbî bir yöntemle mümkün olmaması durumunda kök hücre vericisi kardeş elde edebilmek için ya da bazı genetik geçişli hastalıkların anne ya da babada tesbit edilip sağlıklı çocuk sahibi olabilmelerinin sağlanabilmesi amacı ile embriyo biyopsisi yapıp uygun embriyonun transferi ile tüp bebek tedavisi yapılabilir. Sadece kök hücre vericisi olacak embriyo elde edilmesi için yapılan tüp bebek uygulaması SGK tarafından karşılanmaktadır, diğer genetik hastalıklar nedeni ile tüp bebek gerektiren tıbbı durumlardaki tüp bebek uygulamaları SGK kapsamı dışındadır.
Sütüm yoktur, anne sütü zararlı olabilir mi veya yaramıyor bilgileri de tamamen yanlıştır. Yanlış bilgilendirilen anneler olabilir ama sütü olmayan sütü faydasız olan anne yoktur. Her annenin sütü ikiz bebeği besleyecek kadar kapasiteye sahiptir.
Grip olduğunda annenin emzirmeyi kesmesi kesinlikle yanlıştır. Tam tersine anne sütünü hiçbir şekilde kesmemelidir. Çünkü anne sütü bebeğe doğal bağışıklık sağlar, gribe karşı antikorlar içerdiğinden bebeği korur. Yani anne sütü bebek için koruyuculuk sağlayan ilaç gibidir. Emziren anneler grip olduklarında kendi başlarına ilaç kullanmaktan kaçınmalılar. Doktorlarına danışmalıdırlar.
Bebeğinizi sadece başı değil tüm vücudu size dönük olacak şekilde, göbek göbeğe temas ederek yatırın. Uygun pozisyon başarılı emzirmenin sırrıdır. Göğsünüzü alttan dört parmağınızla, başparmağınız üstte kalacak şekilde destekleyin. Parmaklarınız kahverengi kısma değmemelidir.
Göğsünüzü alttan dört parmağınızla, başparmağınız üstte kalacak şekilde destekleyin. Parmaklarınız kahverengi kısma değmemelidir. Bebeğinizin ağzını açarak aranmasını sağlamak için üst dudağına ve ağız kenarına dokunun. Ağzını iyice açana kadar dudağına göğüs ucunuzla dokunmaya devam edin.
Uygun kavrama: Göğüs ucu ve kahverengi kısmın büyük bölümü bebeğin ağzında olmalıdır. İlk kavrama anında biraz acı olabilir ancak ritmik emmeye geçtikten sonra kavradığını hissedersiniz ama acı duymamalısınız. Canınız acımaya devam ediyorsa kavrama pozisyonu doğru değil demektir, yara, çatlak oluşmaması için bebeği göğüsten ayırıp tekrar doğru kavramasını sağlamalıyız
İnfertilite 1 yıl veya daha fazla sürede düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebe kalamama durumunu ifade eder.
Bu sürede gebelik elde edilmiyorsa hastalar erkek ve kadın eş zamanlı muayene ve tetkik edilmeye başlanmalıdır.
İnfertil hastalarda öncelikli tedavi yaklaşımı yumurtlamayı sağlayıcı – artırıcı tedavi ( Oİ) ve aşılama (IUI) tedavisidir.
Anne sütü paketi açıldığında çok ekşi ve keskin bir koku gelirse bozulmuş demektir. Ama hafif kokular normaldir. Annenin yediklerine göre anne sütünün kokusu değişebilir. Anne sütü benmari usulü ısıtılarak çözülür. Direkt buzluktan çıkarıp benmari usulü ısıtılınca arta kalan sütü atmak gerekir. Eğer buzluktan buzdolabına indirilip çözülürse 24 saat içinde tüketilebilir.
IVF gebelikleri artık literatür sonuçlarına göre yüksek riskli gebelik grubunda değerlendirilmektedirler. Bu yüzden; İnfertil hastalar tedavi öncesi psikolojik açıdan ve multisistemik açıdan mutlak değerlendirilmelidir.
Çoğul gebelik en sık ve ciddi komplikasyondur. Çiftlerin çoğul gebelik komplikasyonlarıyla ilgili bilgilendirilmesi tek embriyo transferini kabullenmelerini artırır.
Gebelik komplikasyonlarının önceden belirlenebilmesi açısından erken gebelik ultrasonografisi önemlidir. Gebelik takibinin mutlak Kadın Doğum Uzman Doktoru tarafından yapılması gerekir. Doğum şekline tıbbi gereklilikler ve hastanın mevcut infertilite durumu nedeniyle bulunduğu psikolojik durum değerlendirilerek karar verilmelidir.
İlk test; gebelik tanısının konmasıdır. Bu tanıyla birlikte kan sayımı, tiroid fonksiyon testleri, TORCH tayini, kan grubu, hepatit tahlilleri, tam idrar tahlili istenecek tetkikler arasındadır.
gebelik sürecinde istenecek tetkiklerdendir.
Dawn Sendromu ve diğer bazı genetik hastalıkların tarandığı gebelik testleri tüm gebelere uygulanır. Tarama testleri toplumda riski artan grubu belirler. Size bebeğinizin kesin olarak normal ya da kesin olarak anormal olduğunu bildirmez. Bu testlerin uygulandığı belirli gebelik haftaları vardır. Anne kan değerleri ve ultrason bilgileri anne yaşı, kilosu, sigara içme durumu, gebelik haftası ve daha önceki gebelik öyküleri de hesaba katılarak bir bilgisayar programında anne adayının down sendromlu bir bebeğe sahip olma risk hesaplaması yapılır.
Test sonuçları belirlenmiş bir eşik değere (1/250) göre karşılaştırılarak düşük riskli/ negatif ya da yüksek riskli/pozitif olarak raporlanabilir. Buna göre hesaplanan risk değeri 250 gebelikte bir den daha az riskli çıkmış ise düşük riskli ya da negatif 250 de birden daha yüksek riskli hesaplanmış ise yüksek riskli ya da pozitif olarak raporlanır. Risk değeri çok düşük de çıksa. Down Sendromu olmadığı anlamına kesinlikle gelmemektedir.
Sonucunuzun beklenen değerden yüksek olması sizin yüksek riskli grupta yer aldığınızı gösterir. Bebeğinizin kesin olarak problemli olduğunu göstermez. Size ileri tanısal testler önerilecektir. Kesin sonuç ancak bu şekilde öğrenilebilir. Taramaya tabi tutulan gebelerin yaklaşık %3 nün sonuçları yüksek grupta yer alır ve bu gebelere ileri tanısal testler (amniosentez ) önerilir. İleri test önerilmesi bebeklerinin % 100 Down sendromlu olduğu anlamına gelmez. Bir seçme işlemi olarak uygulanan tarama sonucu riskli grupta yer almışlardır. Bu gebelerin çoğunun bebekleri amniosentez sonucu normal olarak saptanacaktır. Genel toplumda 1500 genç annenin (20-30 yaş) birinin bebeği Down sendromlu olurken bu değer her 100 40 yaş üstü annede bir Down sendromlu bebektir.
Amniosentez ancak siz onay verdiğinizde uygulanır. Amniosentezin yapılmasını kabul etmediğiniz taktirde bebeğin gerçek durumu ancak doğumda açıklığa kavuşacağından uzun gebelik süresi artık bebeğinin sonucunun riskli grupta olduğunu bilen anne ve baba adayı için oldukça stresli olacaktır.
Diğer seçeneğinizde tanısal amniosentez veya kordosentez yapılarak kesin sonucun öğrenilmesidir. Bu durumda azda olsa düşük ihtimali ile yüzleşilmektedir. Amniosentez sonucunun normal olmadığı durumda saptanan genetik hastalığın tedavisi yoktur. Bu yüzden test basamaklarının ve sonuçlarının anlaşılması, daha en baştan tarama testlerinin yapılması kararının ancak aile tarafından ve onun yüzleşmeyi seçtiği doğrultuda alındığının bilinmesi önemlidir.
Yumurtlama fonksiyonunun devamlılığının sağlanıp korunması/ Fertilitenin Korunması
Herhangi bir kanser tedavisi doğurganlık ve yumurtlama fonksiyonunu kötü yönde etkileyecekse yumurta hücreleri, yumurtalık dokuları ya da embriyonun saklanarak hastalık tedavisi tamamlandıktan sonra naklinin yapılması amacı ile tüp bebek tedavileri uygulanabilir.
Eski yıllarda istirahatte tansiyonu 140/90 mmHg ve üstünde tansiyonu olan ve böbrekten protein kaçağının tespiti durumunda preeklampsi veya gebelik zehirlenmesi tanısı konulmaktaydı.
Yani bu hastalığın tanısı için hipertasiyon ve böbrekten protein kaçağının tespiti şarttı.
Çalışmalar bu kriterlere uymayan ancak sonucunda hastanın kriz geçirerek bebeğini ve hatta hayatını kaybetmesi ile sonuçlanabilen klinik durumların varlığının tespit edilmesi ile bu hastalığın tanı kriterleri değişti.
Anne adaylarının taşıdığı risk faktörlerinin azaltılması, yani;
Hamile kadınlarda şeker hastalığı teşhisi için 24-28. gebelik haftasında basit bir tarama testi yapılır. Gebe kadına günün herhangi bir saatinde açlık veya tokluk aranmaksızın 50 gr glikoz içirilir, arada herhangi bir şey yemeden bir saat sonra kan glikoz düzeyi 140 mg/dl altında ise şeker hastalığı yoktur.
Her iki doğum yönteminden sonra da bebeği emzirmek mümkündür. Doğumdan sonra ilk yarım – bir saat içinde emzirmenin başlatılması emzirmenin sürdürülmesinde önemli bir adımdır. Sezaryen doğum ilk emzirmenin gecikmesine yol açabilmektedir. Bu durumda, anne uygun olur olmaz bebeğin emzirilmesinin sağlanması ve sağlık personeli tarafından yardımcı olunması gereklidir.
Sütün miktarını arttıran en önemli faktör sık sık emzirmedir. Annenin sıvı ihtiyacını yeterince karşılaması bol su içmesi de önemlidir. Halk arasında sütü arttırdığı söylenen, sıkça tüketilen tahin helvası, bulgur, taze soğan vb. besinler mevcuttur. Eğer anne arttırdığına inanıyorsa bu besinleri tüketebilir ancak sütü arttıran esas etmenin sık sık bebeğini emzirme olduğu unutulmamalıdır.
Büyümenin hızlandığı dönemlerde birkaç gün boyunca sütünüzün bebeğinize yetmediğini, göğüslerinizin boşaldığı halde bebeğinizin emme isteğinin sürdüğünü, bebeğiniz sık sık emerek süt salgınızı arttırmaya çalıştığını fark edebilirsiniz.
Göğsünüzün sık aralıklarla boşaltılması, sıvı alımına ve beslenmeye özen göstermek ve yeterince dinlenmek kısa sürede süt salgınızın artmasını sağlayacaktır. Her iki göğsü de her emzirmede 10-20 dk. emzirin. Günde 9-12 kez, 2-3 saat arayla emzirmeye çalışın.
Bebeğiniz göğsünüzü tam boşaltmadan emmeyi keserse göğsünüzü boşaltıp sütünüzü saklayın. Süt arttırdığı yiyecek ve bitki çaylarından faydalanabilirsiniz. Bulgur, yulaf ve arpa en bilineni olup dereotu, maydanoz gibi yeşil yapraklı bitkiler yanında ısırgan, rezene çaylarını kullanabilirsiniz. Etkisini bilmediğiniz bitkileri denemeyin. Sütünüzü arttırmak için en iyisi ol sıvı tüketin, stresten uzak durun.
Eşlerin yumurtlama ve aşılama tedavisi kararı sonunda eşlerin onayı alındıktan sonra kadın için yumurtlama tedavisi adetin genellikle 2-3. günü başlanır ve gün aşırı ya da günlük ultrason ve kan takipleri sonrasında yumurta gelişimi sağlandıktan sonra yumurta olgunlaştırıcı iğne verilerek aşılama zamanı belirlenir. Yumurta olgunlaştırıcı iğneden yaklaşık 36 saat sonra eşden alınan sperm örneği ile aşılama ya da yumurta toplama işlemi planlanır. Tedavi protokolüne göre tedavinin süresi yaklaşık 15- 20 gün kadar sürebilir. Aşılama ya da yumurta toplama işlemleri sırasında eşlerin ikisinin de hastanede bulunması gerekir.
Erkek Faktörü
Ürolojik tedaviye rağmen, en az 15 gün aralarla yapılan üç ayrı spermiyogram tetkiki sonucunda total progresif motil sperm sayısının 5 milyondan az olduğu olgular ve azoospermi olgularında ( semende spermin olmaması) tüp bebek tedavisi uygulanır.
Ayrıca normal yoldan ejekülat – sperm elde edilemeyen bir hastalığın varlığı da tüp bebek uygulamasını gerektirir.
Kadın faktörü – Tubal faktör: Tüplerin tıkalı olması ya da fonksiyon bozukluğu durumunda
Ameliyat ile gözlenmiş her iki tüpün tıkalı olduğu veya tüp yokluğu olan olgularda ve ağır pelvik, karın içi yapışıklık belirlenen hastalarda tüp bebek tedavisi gerekir ve öncesinde “OI+IUI” tedavisi yaptırma zorunluluğu aranmaz.
Kadın faktörü – Endometriyozis: Ameliyat ile tanı konulmuş hafif ve orta derece endometriyozis (evre 1-2) olgularında; en az iki deneme yumurta artırıcı tedavi ile birlikte aşılama tedavisi sonrası gebelik elde edilemediğinde veya; ileri evre (evre 3-4) endometriyozis olgularında; endometriozis cerrahisi tedavisinden sonra bir yıl gebeliğin sağlanamadığı durumlarda tüp bebek tedavisi gerekir
Kadın faktörü – Azalmış Over Rezervi: Kadın yumurtalığının yumurtlama reservi düşük ve kendiliğinden gebe kalma şansı zayıf olan hastalarda tüp bebek tedavisi uygulanır.
Kadın faktörü – Yumurtlama bozuklukları (Ovulatuar Bozukluklar): Kadın yumurtalığı normal yaş sınırlarında reserve sahip olmasına rağmen yumurtlama fonksiyonunun gerçekleşemediği bazı hormonal bozukluk durumlarında yumurtlama artırıcı tedaviler ile aşılama ya da tüp bebek tedavisi uygulanır.
Açıklanamayan İnfertilite: Hem erkek, hem de kadının tetkiklerinin normal olmasına ve gonadotropinlerle en az iki deneme OI+IUI uygulanmasına rağmen evlilik tarihinden itibaren 3 yıl veya daha uzun süreli gebe kalamama durumun da da tüp bebek uygulaması yapılır.
Gen hastalıklarına ya da kök hücre vericisi kardeş doğmasına yönelik tüp bebek tedavisi
Hasta çocuk sahibi olup, tedavisinin başka tıbbî bir yöntemle mümkün olmaması durumunda kök hücre vericisi kardeş elde edebilmek için ya da bazı genetik geçişli hastalıkların anne ya da babada tesbit edilip sağlıklı çocuk sahibi olabilmelerinin sağlanabilmesi amacı ile tüp bebek tedavisi uygulanıp, embriyolardan alınan hücre biyopsisi sonucu genetik incelemelerde amaca yönelik uygun embriyonun saptanarak anne adayına nakil edilmesi şeklinde uygulanır.
Yumurtlama fonksiyonunun devamlılığının sağlanıp korunması/ Fertilitenin Korunması
Herhangi bir kanser tedavisi doğurganlık ve yumurtlama fonksiyonunu kötü yönde etkileyecekse yumurta hücreleri, yumurtalık dokuları ya da embriyonun saklanarak hastalık tedavisi tamamlandıktan sonra naklinin yapılması amacı ile tüp bebek tedavileri uygulanabilir.
TÜP BEBEK TEDAVİLERİ İÇİN SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNDAN FAYDALANACAK HASTALAR AŞAĞIDAKİ KOŞULLARI YERİNE GETİRMELİDİRLER
Bu günkü yasal uygulamalara göre SGK 3 tüp bebek uygulamasını karşılıyor.
Kadın Hastalar İçin Gereken İşlemler
Erkek Hastalar İçin Gereken İşlemler
Erkek hastaların değerlendirilmesi temel olarak öykü, fizik muayene bulguları ve 3-4 günlük cinsel perhiz sonrası verilen spermiyograma dayanır. Spermiyogram sonucunda anormallik saptanan hastalara, nedeni araştırmak üzere endokrin değerlendirme ve genetik değerlendirme yapılmalıdır. Sonuçlara göre çiftlere aşılama ya da tüp bebek uygulaması önerilir. Erkekte var olan kısırlık nedenine göre ya semen örneği ya da biyopsi ile erkek hastadan sperm yumurta hücresi alınarak tüp bebek uygulaması planlanır. Erkek muayene ve tetkikleri normal bulunursa eşin muayene ve tetkiki önerilir.
Hamilelik tetkiki sadece fetusa bakmakla sınırlı değildir. Hamileliğin ikinci yarısında, ultrason plasentanın konumunu belirlemek için, amniyotik sıvı miktarını kontrol etmek için ve pelvis ile karnın diğer bölgelerini incelemek için – özellikle yumurtalık ve böbrekler – kullanılır.
Ayrıntılı veya detaylı ultrasonografi veya ileri düzey (ikinci düzey) ultrasonografi aynı anlamdadır.
En iyi gebeliğin 18-23. haftalarında yapılabilir ve bebeğin beyin, yüz, omurga, kalp, mide, barsaklar, böbrekler, eller, kollar ve bacaklar gibi tüm vücudu anatomik açıdan incelenir. Aynı zamanda plasenta dediğimiz bebeğin eşinin yeri, yapısı, bebeğin suyunun miktarı ve fetal büyümede değerlendirilir. Çoğu durumda Aileler bebeklerinin normal olarak geliştiği konusunda rahatlayabilirler. Ancak daha az sıklıkta bebekte çıkabilecek bir anormallikte daha iyi değerlendirilip yapılması gerekenler gecikmeden yapılabilir.
Ayrıntılı ultrasonografi en iyi merkezlerde en tecrübeli uzmanlar tarafından yapılsa bile asla bebekteki anomalileri % 100 saptayamaz. Ortalama %70 civarında anomaliler saptanabilir. Çünkü bazı anomaliler ultrasonda saptanacak belirtiler vermez, bazı anomaliler ultrason yapıldıktan sonra daha ileri aylarda gelişir.
Beslenmenizde etin yerini kurubaklagiller ve yumurta almalıdır. Hiç hayvansal besin almıyorsanız süt yerine soya sütü kullanabilirsiniz. Yine de beslenmenize B12 ve Kalsiyum eklemeyi ihmal etmeyin.
Çay ve kahveyi yemekten 1 saat sonra tüketmelisiniz. Her öğününüzde C vitamininden zengin taze sebze ve meyve olmalıdır. Beyaz ekmek yerine esmer ekmek, pirinç yerine bulgur kullanmalısınız. Öğünlerinize ceviz ve kuru meyveler eklemelisiniz.